Buradasınız

“Bu deprem bitmeyecek ve ev başımıza yıkılacak diye çaresizlikle bekledik.” 

“Yalın ayak dışarı kaçtık, bebeklerimizin battaniyesi bile yoktu. Bez bulamadım yeri geldi peçete koydum.” 

“En azından temel hijyen ihtiyaçlarımız ile ilgili dertlenmek zorunda kalmamak önemli.”

Bu sözler 6 Şubat’ta gerçekleşen Türkiye depremlerinden doğrudan etkilenen milyonlarca kişiden yalnızca üçüne ait. Tüm Türkiye’yi derinden sarsan ve on binlerce kişinin hayatını, milyonlarca kişinin ise sevdiklerini ve evlerini kaybetmesine neden olan depremlerin ardından tam 4 ay geçti. 11 ilde 9 milyondan fazla kişi doğrudan etkilendi. Bunlardan yarısı kadınlar ve kız çocukları. Kadınların ve kız çocuklarının barınma, temizlik, yemek ve su gibi temel ihtiyaçlarının yanında, özelleşmiş ihtiyaçları da var. 

UNFPA olarak, kadınların ve kız çocuklarının koruma ve sağlık alanındaki ihtiyaçlarını karşılamak için ilk günden beri sahadayız. Depremden etkilenen yüzlerce kadınla tanıştık. Tarifsiz acılarına tanık olduk. Unutulması güç hikayeler dinledik. Yaralarını bir nebze olsun sarabilmek için destek vermeye çalıştık. Yasmin, Lale, Hatice ve Yonca… O kadınlardan yalnızca birkaçı… Yaşadıklarını, ihtiyaçlarını ve beklentilerini gelin bizzat onlardan dinleyelim.

Diyarbakır, © Eren Korkmaz
Diyarbakır, © Eren Korkmaz

Deprem olduğunda henüz 40 günlüktü Ziynet’in bebeği. Hasarlı evlerinden hiçbir eşya alamadan, Diyarbakır’da bir çadırkente sığındılar. “8 çocuğum var. Bebeğim yeni doğdu. Çocuklarımızın hiçbir ihtiyacını alamadık yanımıza” diyor Ziynet, yaşadıkları travma kadar zorlu hayat şartlarını anlatırken. Yeni bir düzen kurmaya çalışırlarken en azından hijyen ihtiyaçları ile yeni doğan bebeğinin temel ihtiyaçlarına destek olabilmek için UNFPA’in hijyen ve anne-bebek kitlerinden verdik Ziynet’e. 


Şanlıurfa, © Eren Korkmaz

5 çocuk annesi Yasmin, depremden önce kadına yönelik şiddet riski sebebiyle uzaklaştırma ve koruma kararı aldırarak eşine boşanma davası açmıştı. Depremde evi hasar görünce, çocukları ile birlikte yeniden eşinin yanına sığınmak zorunda kaldı. Ancak şiddet ve tehditler depremle de durmadı, deprem korkusuna can güvenliği korkusu da eklendi. UNFPA’in desteğiyle güvenli bir alana yerleştirilen Yasmin, “Biz hem depremden, hem de eşimden kaçmak zorunda kaldık. Çok şükür burada olduğumuzu bilmiyor. Burada güvende olduğumu biliyorum.” diyor.


Hatay, © Eren Korkmaz

Sinem, bebeği Naim’i kucağına alabilmek için tam 7 yıl uğraştı. Bu uzun bekleyiş sonrası ona sağlayacakları ve onunla yapacakları ile ilgili hayalleri ise depremler ile kesintiye uğradı. Hasarlı evlerinin yakınında kaldıkları çadır kenti ziyaret ettiğimizde; “Ona kavuşmak için çok uzun yıllar bekledik. Kıyafetler, oyuncaklar, çok hayalimiz vardı ama hiçbirini yapamadık,” diyen Sinem, anne-bebek kitimizdeki yeni doğan ürünlerini görünce çok mutlu oldu.


Adıyaman, © Eren Korkmaz

11 yaşındaki Ela ailesiyle birlikte Adıyaman’da yakalandı depreme. Hem evi hem de okulu yıkıldı. Çadırkentte zorlu şartlarda yaşarken, eğitimine bir süre ara vermek zorunda kalsa da, gülümsemeye ve hayaller kurmaya devam ediyor. Bir gün çok başarılı bir doktor olacak. Ela’nın sabun, şampuan, diş macunu, fırçası, iç çamaşırı ve hijyenik ped gibi temel bakım ihtiyaçlarına kadın hijyen kitimiz ile destek olduk. 


Hatay, © Eren Korkmaz

6 aylık ikiz çocuk annesi Lale ise depremde hasar gören evlerinden yalın ayak kaçtıktan sonra birkaç gün bebekleriyle yağmur altında kaldı, şimdi ise eşinin ailesiyle birlikte kendi imkanları ile kurdukları bir çadırda yaşıyor. “Bebeklerimizin battaniyesini bile alamadık. Bir bebeğim için mama bulamadım, suya şeker katıp içirmek zorunda kaldım. Bez bulamadım yeri geldi peçete koydum” diye anlatıyor yaşadıklarını. UNFPA anne-bebek kitleri ile en azından bebeklerinin ve kendilerinin temel bakım ve hijyen ihtiyaçları için endişelenmesine gerek kalmadı. 

Hamileler de doğumlar da depremle durmuyor

Depremlerden etkilenen nüfusta, yaklaşık 130 bin hamile kadın da dahil olmak üzere 2.4 milyon üreme çağındaki kadın bulunuyor. Depremin ardından geçen ilk 1 ayda bölgede yaklaşık 25 bin doğum gerçekleşti. Doğum öncesi ve sonra bakım ve güvenli doğum hizmetlerine erişim hem anneler hem de bebekleri için hayati önem taşıyor. 


Diyarbakır, © Eren Korkmaz

8 aylık hamileydi Kevser, deprem olduğunda. Annesi elleriyle çıkardı Adıyaman’daki evinin enkazından. O ve bebeği sağlıklı ancak 2 yaşındaki kızı evlerinin enkazında hayatını kaybetti. Yaşadığı korku, travma ve acı tarifsiz. Diyarbakır’daki Kadın Doğum Hastanesi’nde ziyaret ettik Kevser’i. Anne-bebek kitimiz ile temel bakım ihtiyaçlarına bir nebze olsun destek vermeye çalıştık. Birlikte iyileşebilmek için yanında olmaya devam edeceğimize söz verdik. 


Diyarbakır, © Eren Korkmaz

9 aylık hamileydi Hatice deprem olduğunda. Kendilerini dışarı atıp evlerinin yıkılışını izlediler. Hatay’dan güvenli bir yere doğru yola çıktıklarında doğumu başladı. Neyse ki yetiştiler ve Kumsal bebek Diyarbakır’da dünyaya geldi. Anne de bebeği de sağlıklı. Hatice ve Kumsal bebeğin temel bakım ihtiyaçlarına anne-bebek kitimiz ile destek olduk.


Şanlıurfa, © Gözde Kumru 

7 aylık hamileydi Sara 6 Şubat’ta. Depremden kaçarken düştü merdivenlerde ve suyu geldi. Birkaç gün sonra da erken doğum yaptı. Neyse ki kendisi de bebeği de sağlıklı. Evlerinde aldıkları birkaç parça eşya ve 4 çocuğu ile birlikte kendi imkanlarıyla kurdukları bir çadırda yaşıyorlar. Sara’ya hem anne-bebek kiti hem de ebemiz ile yeni doğan bakım danışmanlığı verdik.


Diyarbakır, © Zeynep Atılgan

Yonca ise 8 aylık hamileydi deprem günü. Evleri hasar aldığı için çadır alanında yerleştiklerinde, doğum sancısı başladı. Diyarbakır’daki ana çadırkentin ilk bebeğini dünyaya getirdi birkaç gün sonra. Anne de bebeği de sağlıklı ama özellikle bebeği için temel ihtiyaçların çok önemli olduğunu söylüyor Yonca. “Yeni doğan bir bebeğin her gün, hatta birkaç kez kıyafetinin değiştirmesi gerekiyor. Bez ihtiyacı da çok fazla” diyor Yonca, anne bebek kitimiz ile kaldıkları çadırı ziyaret ettiğimizde.


Şanlıurfa, © Eren Korkmaz

Deprem sabahı sezaryen randevusu vardı Fatma'nın, doğuma 4 saat kala deprem oldu. Kendilerini dışarıya atıp hastaneye koştular ancak Adıyaman'da hastaneler de yıkımdan kaçamamıştı. Fatma, birkaç gün sonra Şanlıurfa'da doğum yaptı. Ancak deprem sebebiyle geciken doğum ve zorlu yaşam şartları sebebiyle bazı komplikasyonlarla karşı karşıya kaldı. “Ben Suriye’de savaş gördüm ama böyle bir şey görmedim. Çok şükür sağlıklıyız” diyor Fatma, anne-bebek kiti vermek için ziyaret ettiğimiz akrabasının evinde. “Zor bir doğum yaptım, bebeğimin de benim de bakım ihtiyaçları var, bunlara çok işe yarayacak,” sözleriyle teşekkür ediyor bize.

İnsani krizler, kadınlar ve kız çocuklarının temel ihtiyaçlara, koruma ve sağlık hizmetlerine erişimlerini zorlaştırarak kırılganlıklarını daha da artırıyor. UNFPA olarak, kamu kurumlarının koordinasyonunda, Birleşmiş Milletler’in merkezi acil müdahale fonları, ABD Hükümeti, Birleşik Krallık, İrlanda, İsveç, Norveç ve Yeni Zelanda ile özel sektörün finansal desteği, ortaklarımız KAMER Vakfı, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM), Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği (SGYD), Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, Harran Üniversitesi ve Pozitif Yaşam Derneği’nin iş birliği ile ilk günden beri sahadayız. Depremden etkilenen kadınların, kız çocuklarının ve özel ihtiyaç sahibi grupların cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete yönelik bilgi ve hizmetlere erişimlerini sağlamak için çalışmaya devam ediyoruz.


Diyarbakır, © Eren Korkmaz