Buradasınız

Dünya, 2020'den bu yana dünya tarihinin en bulaşıcı virüslerinden biri olan COVID-19 salgını ile mücadele ediyor. Virüs, çok kısa sürede küresel bir salgın haline gelirken, salgının yayılmasını azaltmak, ölümcül sağlık risklerini ortadan kaldırmak ve pandeminin olumsuz sonuçlarını önlemek için hükümetler tarafından çeşitli önlemler alınıyor ve aşı uygulamaları gerçekleştiriliyor. Tüm çabalara rağmen, COVID-19 can kaybına yol açmaya, ekonomileri sekteye uğratmaya ve sağlık sistemlerini ve kapasitelerini zorlamaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, UNFPA Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile birlikte Türkiye'nin COVID-19 mücadelesini güçlendirmek amacıyla “Covid-19’a Yönelik Sağlık Sisteminin Yenilikçi Hizmet Sağlama Modelleriyle Desteklenmesi” projesini hayata geçirdi. Proje, Birleşmiş Milletler Çok Ortaklı Fonu tarafından finanse ediliyor.

Ankara, Türkiye - Dünya, tarihinin en ölümcül salgınlarından birini yaşıyor. Temmuz 2021 itibariyle, COVID-19 tüm dünyada 4 milyondan fazla kişinin ölümüne ve yaklaşık 200 milyon kişinin hastalanmasına neden oldu. Türkiye'de bugüne kadar toplamda 5.6 milyon vaka görüldü, 50.000'den fazla kişi ise pandemi nedeniyle hayatını kaybetti.

Salgın pek çok sektörü etkilerken, en çok etkilenen alan sağlık sektörü oldu. Her geçen gün artan vaka sayıları, yalnızca COVID-19 ile ilgili sağlık hizmetlerine ayrılan kapasite ve kaynaklara olan ihtiyacı artırmakla kalmadı; aynı zamanda COVID-19 dışı hizmetlere ayrılan kaynakların payında da düşüşlere neden oldu. Bu durum, doğum öncesi ve  sonrası bakım ve yenidoğan bakımı gibi pandemi ile mücadeleye bağlı olarak kapasite sınırlılığı yaşanan alanlarda verilen hizmetleri de bir parça olumsuz yönde etkiledi. Ayrıca, COVID-19 ile ilgili hizmetlere ayrılan kaynak yoğunluğuna rağmen, aşı ve diğer ilgili sağlık hizmetlerinin ücra yerlere ve göçmen, mülteci gibi kırılgan gruplara ulaştırılmasında da halen çeşitli zorluklar gözlenebiliyor.

Salgın döneminde, karantinalar ve diğer kısıtlamalar nedeniyle özellikle kadınların ve yenidoğanların sağlık ihtiyaçlarının giderilmesinde de farklı düzeylerde zorluklar yaşandı. En son UNFPA verilerine göre, pandemi nedeniyle 12 milyon kadın gebelik önleyici yöntemlere erişimini kaybetti ve bu durum 1.4 milyon planlanmayan gebeliğe sebep oldu. Bu dönemde toplumsal cinsiyete dayalı şiddet vakalarının yanı sıra çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler gibi kadın ve kız çocuklarına yönelik zararlı uygulamalarda da artış yaşandı.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, UNFPA Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı tarafından, Birleşmiş Milletler Çok Ortaklı Fonu'nun finansal desteğiyle hayata geçirilen “Covid-19 ile Mücadelede Sağlık Sisteminin Yenilikçi Hizmet Sağlama Modelleriyle Desteklenmesi” projesi, Türkiye'nin COVID-19’la mücadelesine destek vermeyi amaçlıyor. 

Proje kapsamında faaliyet gösteren mobil sağlık hizmet birimleri Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlükleri’nin yönetiminde  Ankara ve Konya'nın en ücra bölgelerinde şu ana kadar 3000’den fazla kişiye ulaşarak en kırılgan grupların tarama, tedavi, aşı ve diğer hizmetlere erişimini artırmak için çalışıyor. Kadın  ve üreme sağlığı, yenidoğan sağlığı  gibi konularda özelleşmiş COVID-19 ihtiyaçlarının karşılanması için risk iletişimi ve bilinçlendirme faaliyetleri yürütülüyor. Mobil hizmet birimleri tarafından farkındalık  çalışmaları kapsamında dağıtılan COVID-19'dan korunma, hijyen, doğum, emzirme, doğum öncesi bakımdoğum sonrası bakım ve yenidoğan bakımı, gebelikte beslenme ve yenidoğan beslenmesi, kadına yönelik şiddet, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve gebelik önleyici yöntemler konulu broşürler ile halk sağlığı çok yönlü olarak destekleniyor. 

Tüm bu hizmetlerle, projede COVID-19’la mücadelede de kimsenin geride bırakılmaması amaçlanıyor.