Buradasınız

ZARARLI UYGULAMALARIN SESSİZ GERÇEĞİYLE YÜZLEŞMEK

  • Kız çocukları aileleri tarafından, çocuk yaşta evlilikler, gebelikte cinsiyet seçimi ve kadın sünneti gibi zararlı uygulamalara maruz bırakılıyor. Bu tür zararlı uygulamalar kız çocuklarının potansiyellerini kullanmasına engel olup, derin ve kalıcı travmaya neden oluyor.
  • Bugün yaşayan 200 milyon kadın ve kız çocuğu kadın sünnetinin bir türüne maruz kaldı. 140 milyondan fazla kadın ayrımcılığa dayalı gebelikte ve doğum sonrası cinsiyet seçimi nedeniyle bugün aramızda değil. Dünyada, her 5 çocuktan 1'i evli.
  • Bu zararlı uygulamalar içinde Türkiye'de en yaygını çocuk yaşta evlilikler. Şu an 20-49 yaş arasındaki her 5 kadından 1'i 18 yaşından önce evlendi. 18 yaşından önce evlendirilen her 3 çocuktan 1'i ise yine çocuk yaşta, 18 yaşından önce anne olmak durumunda kaldı. 

UNFPA Raporu’na göre çocuk yaşta evlilikler başta olmak üzere kadın ve kız çocuklarının maruz kaldığı zararlı uygulamalara son vermek için acil ve hızlandırılmış bir eylem planı gerekiyor.

 

30 Haziran 2020

 

ANKARA - Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, UNFPA tarafından bugün yayınlanan Dünya Nüfus Raporu’na (State of World Population) göre dünya çapında her yıl milyonlarca kız çocuğu; ailelerinin, arkadaşlarının ve içinde yaşadıkları topluluğun bilgisi ve rızası dahilinde fiziksel ve duygusal açıdan zararlı birçok uygulamaya maruz bırakılıyor.

 

Başlık parasından bekaret muayenesine, kadınların ve kız çocuklarının maruz bırakıldığı en az 19 zararlı uygulama, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun yayınladığı rapora göre insan hakkı ihlali olarak değerlendiriliyor. Rapor, en yaygın olarak karşımıza çıkan üç uygulamaya odaklanıyor: Kadın sünneti, gebelikte kız çocukları aleyhine cinsiyet seçimi ve çocuk yaşta evlilikler. 

 

UNFPA Yönetici Direktörü Dr. Natalia Kanem "Kız çocuklarına yönelik zararlı uygulamalar, kız çocuklarının potansiyellerine ulaşmasını engellerken, ciddi hak ihlallerine ve kalıcı travmaya neden olmaktadır." diyor.

 

Bu yıl, yaklaşık 4.1 milyon kız çocuğunun kadın sünneti uygulamasına maruz kalacağı tahmin ediliyor. Sadece bugün, 18 yaşının altındaki 33 bin kız çocuğu, kendinden yaşça büyük bir erkekle evlenmeye zorlanacak. Ayrıca, bazı ülkelerde erkek çocuk tercihi nedeniyle gebelik sırasında ve sonrasında yaşanan cinsiyet seçimi ve kız çocuklarının ölümüyle sonuçlanabilen ihmaller sonucu 140 milyon kız çocuğu bugün aramızda bulunmuyor. 

 

UNFPA Raporu’na göre dünya genelinde, her 5 çocuktan 1'i evli. Günümüzde 650 milyon kız çocuğunun ve 118 milyon erkek çocuğunun 18 yaşından önce evlendiği tahmin ediliyor. Her yıl 12 milyon kız çocuğu 18 yaşına basmadan evlendiriliyor. Bugün, 18 yaşından önce evlenen her 10 çocuktan 9'u ise kız çocuğu.

 

Doğu Avrupa ve Orta Asya'da çocuk yaşta evlilik genellikle yasadışı olmasına karşın bazı ülkelerde yaygın şekilde uygulanmaya devam ediyor. (Bazı ülkelerde evli kadınların %15'i 18 yaşından önce evlendi, bazı topluluklarda ise her 2 kadından 1'i çocuk yaşta evlendiriliyor.)

 

Türkiye de çocuk yaşta, erken ve zorla evlendirilme uygulamalarının yaygın olduğu ülkeler arasında. UNFPA Türkiye'nin, Dünya Nüfus Raporu (SWOP)’a’a paralel olarak bugün yayınladığı, “Çocuk Yaşta Evliliklerin Sağlık Riskleri ve Sonuçları Raporuna göre, Türkiye'de 20-49 yaş arasındaki her 5 kadından 1'i 18 yaşından önce evlendi. Çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarının üçte biri ise yine çocuk yaşta, 18 yaşından önce anne oldu. 

 

Çocuk yaşta evlilikler kız çocuklarının yaşam süresini kısaltırken, onları yaşam boyu sağlık sorunları ile başbaşa bırakarak, sağlıklı yaşam kalitelerini de belirgin bir şekilde azaltıyor. Bu sonuçlar arasında önlenebilir ölümler, kronik hastalıklar  ve engellilik de yer alıyor. 18 yaş altı gebeliklerde, hem annenin, hem de doğacak bebeğinin ölüm riski iki ila beş kat arasında artıyor (WHO, 2015).  

 

UNFPA Türkiye’nin çocuk yaşta evliliklere ilişkin raporuna göre, çocuk yaştaki evlilik ve gebelikler, anne ve bebek ölümlerinin yanı sıra, düşük, erken doğum, zor doğum, gebelikte bebekte büyüme geriliği, ağır kanamalar, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara daha fazla maruz kalma ve doğum sonrası sıkıntılar gibi pek çok sağlık sorununu da ortaya çıkarabiliyor.

 

Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmaları imzalayan ülkelerin zararlı uygulamalara son verme görevi bulunuyor. Çok sayıda ülke bu konuda yasalar çıkarsa da, yasalar tek başına yeterli değil. UNFPA’in Dünya Nüfusu Raporu’nun da belirttiği üzere, on yıllardır süregelen deneyim ve araştırmalar toplum temelli yaklaşımların değişim konusundaki daha başarılı olduğunu ortaya koyuyor.

 

“Tüm bu zararlı uygulamaların temelini tek bir neden var: kızlara ve kadınlara yönelik yaygın ve sürekli değersizleştirme" diyor, UNFPA Doğu Avrupa ve Orta Asya’dan Sorumlu Bölge Direktörü Alanna Armitage. Armitage; "Ancak görüyoruz ki sosyal normlar doğru yöne kayıyor ve bu konuda, hükümetler, sivil toplum, ünlüler ve rol modeller, hep birlikte çalışma şansımız var. Kız çocuklarına zarar veren bu uygulamaları geçmişte bırakabiliriz" görüşünü savnuyor.

 

Rapora göre, ayrıştırıcı sosyal normları değiştirmeyi hedefleyen programlar zararlı uygulamaları ortadan kaldırmakta etkili; ancak yalnızca bu uygulamalara odaklanılmamalı. Müdahale programları, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik zararlı uygulamaları, insan hakları ihlalleri ve eşit olmayan toplumsal statüler ekseninde daha geniş bir perspektiften ele almalı.

 

UNFPA Türkiye Temsilcisi Karl Kulessa; "Kalıcı adımların atıldığı ve gerekli müdahelelerin yapıldığı çok sektörlü bir yaklaşım, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ve “Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Planı”nın amaçlarına ulaşma konusunda kilit bir rol oynayacaktır. Çocuk yaşta, erken ve zorla evliliklere karşı sürdürülen mücadelede UNFPA Türkiye kamu sektörü, özel sektör, akademi ve sivil toplum ile işbirliğine devam edecektir." ifadelerini kullanıyor.

 

Kız çocuklarının eğitime katılım süresinin uzatılması, kız çocuklarına hayat becerilerinin öğretilmesi, erkeklerin ve erkek çocuklarının sosyal değişime katılımıyla, 10 yıl içinde çocuk yaşta evlilikleri ve kadın sünneti uygulamasını sona erdirmek mümkün. UNFPA Raporu, 2020 yılında yapılacak 3.4 milyar dolarlık bir yatırımın bu iki zararlı uygulamayı bitirebileceğini ve 84 milyon kız çocuğunun yaşadığı acıya bir son verilebileceğini ortaya koyuyor. 

 

Öte yandan, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik zararlı uygulamalar konusunda dünya çapında ilerleme kaydedilmiş olsa da, COVID19 salgını tüm kazanımları tehdit ediyor. Bazı ailelerin, COVID19 pandemisi nedeniyle ortaya çıkan ekonomik yükleri azaltma yaklaşımı, çocuk yaşta evliliklerin artması riskini ortaya çıkarıyor. UNFPA’in yakın zamandan yayınladığı analize göre, çocuk yaşta evliliklerle mücadele programlarının 6 ay kesintiye uğraması 2030'a kadar 13 milyon kız çocuğunun daha erken yaşta evliliğe maruz kalmasına neden olabilir. 

 

 

Raporlara buradan ulaşabilirsiniz: