Buradasınız

Genç, yaşlı, yoksul, varlıklı, göçmen, mülteci, eğitimli, eğitimsiz, engelli ya da beyaz yakalı… Fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet tüm dünyada her kesiminden kadını ve kız çocuğunu hedef alıyor. Dünyada, her 3 kadından 1’i, Türkiye’de ise her 10 kadından 4’ü hayatı boyunca en az bir şiddet türüne maruz kalıyor. Dünyada her gün 137 kadın bir yakını tarafından öldürülüyor. Sadece 2020 yılında Türkiye’de 266 kadın erkek şiddeti sonucu hayatını kaybetti.

Ankara, Türkiye - Hem dünyada hem Türkiye’de kadınlar her gün toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin farklı formlarına maruz kalıyor. Şiddet, fiziksel zarar yanında çok yönlü ve ağır hasarlar bırakıyor. Kadınların, en temel insan hakkı olan, insan onuruna yakışır şekilde yaşama haklarını ellerinden alıyor.

Sibel, Hülya, Sevgi, Asmaa ve Tülin, o kadınlardan birkaçı yalnızca. Şiddete uğramış, şiddeti görmüş ve şiddete karşı savaşan kadınlar… Onların hikayesi yalnızca kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gerçeğinin değil; kadının gücünün, dayanışmanın ve umudun da hikayesi…

Sibel…

Sibel 43 yaşında. 3 çocuk annesi, Bursa’da yaşıyor. Evlendiğinde henüz 14 yaşındaydı. Evlenmeden önce babası ve ağabeylerinden şiddet görüyordu, evlendikten sonra da uzun yıllar eşinden şiddet gördü. “Dayak zulüm, niye yemek yapmadın dayak ye, niye bunun tuzu yok dayak ye, yani dayaktan başka hiçbir şey yok” sözleriyle özetliyor Sibel evliliğini. Eşinden ayrıldıktan sonra birlikte olduğu kişi de kendisine ve çocuklarına şiddet uyguladı. Çok zor günler geçiren Sibel, şimdi çocuklarına hem annelik hem babalık yapıyor. Yaşadığı şiddetin bedeninde fizikselden çok psikolojik zarar bıraktığını söylüyor; ama umutsuz değil. UNFPA’in de desteğiyle artık kendini çok daha güçlü hissediyor: “Kimse yalnızım demesin. Ben hala kendimden aşırı umutluyum.”

Sibel’in hikayesinin tamamını, UNFPA Türkiye İyi Niyet Elçisi başarılı oyuncu Songül Öden’in seslendirme desteğiyle, kendisinden dinleyin.

Hülya…

Hülya 48 yaşında. 2 çocuk annesi, Nevşehir’de yaşıyor. O da çocuk yaşta evlenen her 5 kadından biri. İlk eşinden 10 yıl boyunca fiziksel şiddet gördü. “3 kere hastanelik oldum, doktorlar trafik kazası zannettiler. En son kavgamızda çocuklarımla beni bıçaklamaya çalıştı” sözleriyle anlatıyor evliliğini. 15 yıl sonra yeniden evlenen Hülya hala yaralarını sarmaya çalışıyor: “Zannediyor ki vurdum geçtim. Ama sana bıraktığı izler yıllar sonra bile çıkabiliyor. Şimdi eşim el hareketi yapsa beni dövecek zannediyorum.” Hülya şimdi başka kız çocukları da onun yaşadıklarını yaşamasın diye, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin en yaygın türlerinden biri olan çocuk yaşta evlilikleri durdurmak için, UNFPA’in de desteğiyle var gücüyle mücadele ediyor. Hülya’nın bir de tavsiyesi var: “Kadınlar çalışsınlar, kendi ayakları üstünde dursunlar.”

Hülya’nın hikayesinin tamamını, başarılı oyuncu Binnur Kaya’nın seslendirme desteğiyle, kendisinden dinleyin.

Sevgi…

Sevgi 40 yaşında. 6 çocuk annesi, Mersin’de yaşıyor. Evlendiğinde 13 yaşında, anne olduğunda ise henüz 15 yaşındaydı. İlk eşinden şiddet gördü, ayrıldı. İkinci eşi ise bir arazi karşılığı onu başka biriyle evlenmeye zorladı. “Çok açlık çektim, yokluk çektim. Çocuklarım için hayatta kalmaya çalıştım. Olmadı, gerçekten hayat bize adil davranmadı” sözleriyle özetliyor yaşadıklarını. Sevgi, şimdi çocuklarına bakabilmek için mevsimlik tarım işçiliği yapıyor. UNFPA’in desteğiyle haklarını öğrenen ve artık daha güçlü hisseden Sevgi, kendisi ve çocukları için tek başına mücadele ediyor; ancak yalnız olmadığını biliyor. “Okumayı isterdim. Bu yanlış evlilikleri yapmak istemezdim” diyen Sevgi’nin bütün anne babalara bir de çağrısı var: “Kızlarınızı çocuk yaşta evlendirmeyin.”

Sevgi’nin hikayesinin tamamını, başarılı oyuncu Ceyda Düvenci’nin seslendirme desteğiyle, kendisinden dinleyin.

Asmaa…

Asmaa 43 yaşında. 2018 yılında Irak’tan Türkiye’ye göç etti, Eskişehir’de yaşıyor. O, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete en çok maruz kalan gruplardan göçmen ve mülteciler arasında en kırılgan bireylerden biri. Engelli olduğu için eşinin ailesi onu istemedi ve şiddet uyguladı: “Bir gün eşim işteydi, ailesi eve gelip beni engelli olduğum için bayıltana kadar dövdüler. Eşim geldiğinde beni baygın buldu, 1 gece hastane kaldım” sözleriyle anlatıyor yaşadığı travmatik deneyimi. Bu olaydan sonra eşiyle birlikte Türkiye’ye göç etmeye karar veren Asmaa, ülkeden ayrıldıkları gün şiddetten kurtulduğunu söylüyor. UNFPA’in de desteğiyle yaralarını sarmaya ve o günleri geride bırakmaya çalışıyor: “Şiddet bitti ama uzun süre izlerini silemedim. Desteğinizle haklarımı öğrendim, özgüvenim yerine geldi, yavaş yavaş iyileşiyorum.”

Asmaa’nın hikayesinin tamamını, başarılı oyuncu Belçim Bilgin’in seslendirme desteğiyle, kendisinden dinleyin.

Tülin…

Tülin Tezer, 12 yıldır özel bir şirkette genel müdürlük yapıyor. O, örnek bir kadın yönetici. Çalışma hayatı boyunca hem beyaz yakalı hem de mavi yakalı kadın çalışanlara yönelik aile içi şiddeti gözlemledi, onlara destek olmak için çözümler üretmeye çalıştı. “Açık açık dile getirmese de, çalışma hayatında da kadına yönelik şiddet oldukça yaygın. Üstelik çoğu kadının bu durumda ne yapacağını bilmediğini gözlemliyoruz” diyor. Çoğunluğu üniversite mezunu kadın çalışanlarının yüzde 75’inin hayat boyunca en az bir kez şiddete uğradığını hatırlatan Tülin Tezer’in bu konuda iş dünyasına bir de çağrısı var: “İş dünyasının kesinlikle şiddete karşı olması gerekiyor. Bu konuda çalışanlarına gereken destek mekanizmalarını da kendi şirketleri içerisinde oluşturmalılar.”

Tülin’in hikayesinin tamamını, başarılı oyuncu Didem Balçın’ın seslendirme desteğiyle, kendisinden dinleyin.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, UNFPA Türkiye, kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplum kuruluşları ile kadınları, kız çocuklarını ve en kırılgan grupları önceleyerek, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, kadın ve üreme sağlığının iyileştirilmesi ve güçlenme alanlarında çalışmaya devam ediyor.