Buradasınız

30 Kasım 2018, Ankara 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nün 2018 teması “bilgi güçtür”. Bu temaya uygun olarak hazırlanan UNAIDS'in yeni raporu, yoğunlaştırılmış HIV testi ve tedavi çabalarının HIV ile yaşayan daha fazla insana ulaştığını göstermektedir. 2017 yılında, HIV ile yaşayan insanların dörtte üçü (% 75), 2015 yılındaki sadece üçte ikisine (% 67) kıyasla HIV durumlarını biliyordu ve 2015 yılında HIV ile yaşayan 17,2 milyon insan antiretroviral tedaviye erişmişken 2017’de 21,7 milyon insan (% 59) bu tedaviden faydalanmıştır. Ancak Rapor HIV ile yaşayan 9,4 milyon insanın virüsle yaşadığını bilmediğini ve acil olarak HIV test ve tedavi hizmetleri ile bağlantı kurması gerektiğini göstermektedir.

Bu önemli günde, hem farkındalık yaratmak hem de HIV/AIDS konusundaki gelişmeleri, yapılanları ilgili paydaşlarla aktarmak için T.C. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve Dünya Sağlık Örgütü ortaklığında Ankara’da bir konferans düzenlendi.

150’den fazla kişinin katılım gösterdiği konferansa T.C. Sağlık Bakanlığı’ndan Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nden Bulaşıcı Hastalıklar Dairesi Başkanı Dr. Ayla Aydın, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi Karl Kulessa ve Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi Pavel Ursu konuşmacı olarak katılım gösteren isimlerden bazılarıydı.

T.C. Sağlık Bakanlığı, Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, yaptığı konuşmasında “20 yılı aşkındır bu hastalığı takip eden birisi olarak çok sinsi bir hastalık olduğunu biliyoruz” dedi. Dünyada 36.7 milyon HIV ile yaşayan insan bulunduğuna değinen Prof. Dr. Meşe, HIV’in tüm yaş gruplarında görülen bir enfeksiyon haline geldiğini söyledi. Türkiye’de 1985’den bu yana 18,557 AIDS vakası olduğunun tespit edildiği söyleyen Prof. Dr. Meşe, virüsten korunmanın en etkin yönteminin korunma olduğunu ve korunmanın tedaviden çok daha ekonomik bir yöntem olduğunu da ekledi. Sağlık Bakanlığı olarak HIV’le yaşayan kişililerin daha normal bir hayat sürmeleri için gerekli tüm çalışmaları yaptığına değinen Prof. Dr. Emine Alp Meşe, riskli davranışlar içinde olan kişilerin test merkezinde HIV testi yaptırmaları konusunda öneride bulundu ve bakanlık olarak HIV test merkezlerini artırmak için çalışmalara devam ettiklerini de ekledi.  

Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Bulaşıcı Hastalıklar Dairesi Başkanı Dr. Ayla Aydın, AIDS konusunda farkındalık artırıcı çalışmaların çok önemli olduğunu söyledi. HIV’in, din, dil, ırk ayrımı yapmadan yayılmaya devam ettiğine dikkat çekti ve 2030 yılına kadar HIV’ın bir halk sağlığı tehditi olmasının önüne geçilmesinin hedeflendiğini söyledi. HIV ile mücadelenin tüm sektörleri dahil etmesini gerektiren bir sağlık sorunu olduğuna da vurgu yaptı. Sahadaki çalışmalardan, hastalıkla ilgili korunma yöntemleri konusunda özellikle gençlerin doğru bilgiye sahip olmadıklarını tespit ettiklerini de ekledi. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve Dünya Sağlık Örgütü işbirliği ile yürütülen ortak çalışmalarla konu hakkındaki çalışmaların devam edeceğini iletti.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi Karl Kulessa, konuşmasında “cinsel sağlık ve üreme sağlığının ana prensiplerinden biri de, doğru ve güvenilir bilgiye ve korunma metodlarına rahatlıkla ulaşılabilmesidir. Özellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunabilmek için doğru bilginin insanları tercihleri konusunda daha da donanımlı hale getirecektir. AIDS ile mücadele uzun süreli yatırımlar gerektirmektedir. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun bu konuda verdiği küresel mücadele üç önemli parçadan oluşmaktadır; insan haklarını savunmak ve eşitsizlikleri azaltmak; HIV ile mücadele konusunu cinsel sağlık ve üreme sağlığı çalışmalarına dahil etmek ve son olarak HIV’in cinsel yolla bulaşmasını önleyici çalışmalar yapılması sağlamak. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda, tüm uluslararası çevreler AIDS salgınını 2030’da sonlandırılması hedeflenmiştir. Bu hedefe ulaşmak ancak korunma yöntemlerinin kullanılmasıyla olur. Bu Dünya AIDS Günü’nde, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu olarak, tüm ortaklarıyla ve kaynaklarıyla, korunma yöntemlerinin daha geniş kitleler tarafından kullanılması için kapsamlı bir çalışma yapacağını bir kez daha taahhüt eder”.

Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi Pavel Ursu, konferansta yaptığı konuşmada, bu tip çok ortaklı çalışmaların farkındalığının artması konusunda önemli katkılar sunduğunu söyledi. HIV+ kişilerin desteklenmesi için gerekli takip sistemlerinin geliştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Ursu, bu konuda yatırımlar yapılmasının çok önemli olduğunu ekledi. Konuşmasında verilere değinene Ursu şunları söyledi: “2017 yılı verilerine göre 1.8 milyon insan HIV pozitif olduğunu bu rakamın ancak %75’nin durumlarından haberdar olduğunu, bu grubun %55’nin tedavi aldığını, bunların sadece %47’sinin antiretroviral tedaviye ulaşabildiğini görüyoruz. Dünya Sağlık Örgütü olarak hedefimiz 90-90-90 rakamlarına ulaşabilmek.” 

HIV ile yaşamak başlıklı konuşma yapan Pozitif-iz Derneği kurucu üyelerinden Yasin Erkaymaz, yaptığı sunumda, “AIDS’in konuşulduğu her alanda olmaktan minnet duyuyorum. HIV’le yaşayanların kendilerini normal hissetmelerini sağlamak en önemli hedeflerden biri. HIV’le tanışınca sizi toplumdan izole eden bir yalnızlığa giriyorsunuz. Yaşanan sorunları aşmak için HIV’ ile yaşamayı bilmek önemli, çünkü diğer hastalıklara verilen destekler bu enfeksiyona verilmiyor. HIV pozitif olduğunu öğrenmek genelde en hazırlıksız olduğunuz zamanda başınıza geliyor; başka bir sağlık sorunuyla hastaneye gittiğinizde, evlilik öncesi kan testlerinde bir anda haber alıyorsunuz ve hayatınız tamamen değişiyor” dedi.   

Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği Türkiye Sorumlusu Dağlar Çilingir, 5 yıldır gençlerle yakın bir çalışma içinde olduğunu, 13 milyonluk genç nüfus düşünüldüğünde gençlerle yaptıkları çalışmaların çok önemli olduğunu konuşmasında vurguladı. Verilere göre bu genç nüfusun üçte birinde HIV vakası görüldüğünü söyledi. Gençlerin konu hakkında bilgiye çok aç olduklarına dikkat çeken Çilingir, özellikle HIV test merkezi sayısının artmasını gençlerin sağlığı açısından çok önemli olduğunu söyledi. Akran eğitiminin gençlerin kendi aralarındaki daha rahat iletişimi nedeniyle çok değerli olduğuna vurgu yapan Çilingir, gençlerle iletişimi artırmak için tiyatro gibi anlatım araçlarını kullandıklarını söyleyerek konuşmasını tamamladı.


 

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA)

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), 1969 yılında kuruldu ve dünya çapında nüfus konusunda uluslararası finansmana sahip en büyük yardım kaynağı olan UNFPA, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen politikalar ve stratejiler oluşturulması konularında 150’yi aşkın ülkede faaliyet göstermektedir. Çalışmalarına proje temelli olarak başlayan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), 1971 yılından bugüne Türkiye’de; üreme sağlığı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi; kalkınmayla ilgili verilerin toplanması, kullanımı ve yaygınlaştırılmasının artırılması, ve insani yardım konularında çalışmalar yapmaktadır. Bu çerçevede ilk Ülke Programı 1988 yılından 1992’ye kadar sürmüş, şu anda ise Altıncı Ülke Programı (2016-2020) yürütülmektedir.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), her gebeliğin istenilen gebelik olduğu, her doğumun güvenli gerçekleştiği ve her gencin içindeki potansiyelini ortaya çıkarabildiği bir dünya için çalışır. UNFPA, bu hedefe ulaşabilmek için, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden (SKH) özellikle 5 tanesine yoğunlaşmıştır: 

SKH 3: Sağlıklı Bireyler, 

SKH 5: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği,

SKH 10: Eşitsizliklerin Azaltılması,

SKH 16: Barış, Adalet ve Güçlü Kurumlar,

SKH 17: Hedefler için Ortaklıklar

 

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Sosyal Medya Hesapları:

Facebook: UNFPA.Turkey  Twitter: UNFPATurkey  Instagram: unfpa_turkey  YouTube: UNFPATurkey