Buradasınız

Çocuk Yaşta Evliliklere Karşı Farkındalık Paneli - 19 Ekim 2017, Diyarbakır

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından içeriği geliştirilen ve Toplum Gönüllüleri vakfı ve KAMER yürütücü ortaklarıyla, sığınmacı erkeklere yönelik olarak organize edilen, “Çocuk Yaşta Evliliklere Karşı Farkındalık Paneli, 19 Ekim 2017'de Diyarbakır’da yapıldı. Türkiye’de sığınmacı olarak yaşayan ailelerde de sıklıkla rastlanan ve çocuk yaştakilere yönelik bir insan hakları ihlali olan çocuk yaşta evlilik konusuna dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için düzenlenen panelde "Çocuk Yaşta Evliliklerin Fiziksel, Psikolojik ve Sosyal Boyutu", "Çocuk Yaşta Evliliklere Yasalar Ne Diyor?" ve "İslam Hukukuna Göre Erken Evlilik" konularında sunumlar yapıldı.

İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) ve ABD Dışişleri Bakanlığı Nüfus, Mülteci ve Göç Bürosu (BPRM) tarafından finanse edilen ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile Toplum Gönüllüleri Vakfı ve KAMER yürütücü ortaklığıyla organize edilen “Çocuk Yaşta Evliliklere Karşı Farkındalık Paneli”nin Diyarbakır'daki oturumuna, 160 sığınmacı erkek katılım gösterdi.

KAMER Diyarbakır Koordinatörü Hayriye Ahçıoğlu yaptığı açılış konuşmasında, KAMER vakfının yaptığı çalışmalardan bahsederek “Bu proje kapsamında Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) desteğiyle sığınmacı kadınlara Cinsel Sağlık/ Üreme Sağlığı ve Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet noktasında destek veriyoruz. Ayrıca bu kadınlara psikososyal destek ve güçlendirme çalışmaları da yapmaktayız. Farklı sağlık sorunları olan hastalara yönlendirme ve refakat hizmeti de vermekteyiz” dedi. “Sayılara bakacak olursak, merkezlerimize başvuran kadın sayısı 12.500’e yaklaşırken cinsel sağlık üreme sağlığı eğitimlerinde de 4000 kadına hizmet vermiş durumdayız. Bu da çalışmalarımızın önemi hakkında bir fikir vermektedir. Merkezimizde ayrıca çeşitli konularda her hafta değişik uyum ve bilgilendirme toplantıları da düzenlenmektedir. Örneğin ağız ve diş sağlığı üzerine  diş hekimleri veya hukuk üzerine avukatlar davet edilerek eğitimler verilmekte ve bunun yanı sıra sosyal aktiviteler de düzenlenmekte olup, Diyarbakır çevresindeki turistik noktalara faydalanıcılarımız için gezilerde düzenlemekteyiz.” diyen Ahçıoğlu, KAMER vakfı olarak, erken yaşta evlilikler konusunda farkındalık çalışmalarında destek vermeye devam edeceklerini belirtti.

Toplum Gönüllüleri Vakfı adına açılış konuşmasını yapan TOG Genel Müdürü Jülide Erdoğan ise “15 yıldır çalışmalarına devam eden Toplum Gönüllüleri Vakfı gençlerin öncülüğünde ve yetişkinlerin rehberliğinde toplumsal barış, dayanışma ve değişimi amaçlayarak çalışmalarını sürdürmektedir. Çocuklar ile yaptığımız çalışmalar neticesinde çocuk yaşta yapılan evliliklerin ne kadar büyük sorunlar teşkil ettiğini farkediyoruz. Kadınlarla ilgili, cinsel sağlık ve üreme sağlığı alanında çalışmalar yürütüyoruz. Psiko-sosyal destek çalışmalarında genç mülteci kadın ve erkekler için merkezlerimizde devam etmektedir. Bu merkezlerde toplam 25.000 kadın ve erkeğe ulaştık. Farklı sosyal uyum etkinliklerini hem yerel halka hem de mülteci gençlere yönelik olarak düzenliyoruz” dedi.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Kadın Güçlendirme Uzmanı Gül Erdost ise şimdiye kadar pek çok şehirde Erken Evlilik panellerini gerçekleştirdiklerini ileterek “Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) bu sorunlarla bir çok kez karşılaştığını ve erken evliliklere karşı farkındalık panelleri yapmaktan gurur duyduğunu” belirtti. Erdost “Erken yaşta evlilik denince genellikle kadınlar akla gelir fakat bazı toplumlarda karar verici kişilerin erkekler olması dolayısıyla bu çalışmalara erkekleri de dahil etmek çok önemlidir” dedi. “Yine aynı şekilde, erken evlilik denilince akla küçük yaştaki kız çocukları gelmekte ancak bu yakıcı sorun erken evlendirilen erkek çocuklar içinde aynı şekilde büyük problemlere yol açmaktadır. Her iki cinsiyetin de, henüz hiçbir şeye hazır olmadan çocuk yaşta evliliklere zorlanmakta ve sosyolojik, psikolojik ve biyolojik yönden son derece olumsuz etkilenmektedir.” diyen Erdost, katılımcılardan bu panelde öğrendikleri bilgileri çevreleri ile de paylaşmaları ricasında bulundu.

Panelin açılış konuşmasında Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü İl Müdür Yardımcısı Faysal Yaşa ise konuşmasında “Diyarbakır Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğümüzü ziyareti sırasında sayın bakanımız Fatma Betül Sayan Kaya özellikle bizlerden erken evlilik konusunda çalışmalarımızı artırmamızı, erken yaşta evliliklerin şiddeti doğurduğunu ve bunu mutlaka engellemememizi rica etmişti. Bizler de bu yönde Diyarbakır’da bir faaliyet planı oluşturarak, bu plana 20 devlet kurumumuzu dahil ettik. Öncelikli olarak her kurumun kendi personeline yönelik erken yaşta evliliklerle ilgili eğitimler düzenlemesinin gerekliliğini vurguladık. Emniyet müdürlüğüne, imamlara ve muhtarlara erken evlilikler konusunda eğitimler verildi. Şehirlerde yürütülen bu faaliyetlerin yakın zamanda ilçelerdeki kurumlara da uygulanacağını ileten Faysal Yaşa, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü olarakta erken evliliklere karşı olan bu çalışmaların devlet kurumlarındaki koordinasyonunu sağladıklarını” iletti.

Panelin açılış konuşmasında söz alan Diyarbakır İl Sağlık Müdürü Mehmet Sait Avar ise konuşmasında, Türkiye’de ortalama evlilik yaşının 23 olduğunu ileterek, “Bizler erken yaşta evliliğin önüne geçmek istiyoruz. Çünkü erken yaşta evlilik demek sakat çocuk demek, ölü çocuk demek ve annenin ölümü demektir. Maalesef bu örnekleri çoğaltabiliriz: Sağlıklı anne çocuk ilişkisi bakımından tüm bu örneklerde bağlantılıdır. Annesi olmayan veya henüz yeterli bilince ulaşmamış bir annesi olan çocuk doğumdan itibaren sağlık sorunları yaşayabilir, ileride türlü suça bulaşabilir. Sağlık açısından da erken yaşta evlenen çocuk, hamileliğinde yetersiz beslenir ve bu durumda doğumun sezaryen ile olması kaçınılmazdır.’’ dedi.

İl Sağlık Müdürlüğü’nün hizmetlerinden de bahseden Avar, “Siz değerli misafirlerimiz, sizler burada olduğunuz sürece sağlık açısından gerekli her türlü hizmeti alacaksınız. Yakın zamanda Bağlar ilçesinde açacağımız Göçmen Sağlığı Merkezinden yararlanabileceksiniz. Bunun yanı sıra 1- 17 Kasım tarihlerinde de çocuklarımız için Aşı Kampanyası ilimizde başlayacaktır. Sizden ricamız çocuklarınıza aşı yaptırın, mutlaka çevrenizi bu konuda bilinçlendirin ve bunun üzerinde durun.” dedi.

Panel konuşmacılarından Psikolog Julide Aral ise “Salona baktığım zaman, siz Suriyeli babalar, dedeler, amcalar, ağabeyleri görüyorum; hepiniz hoş geldiniz. Biraz önce erken yaşta evliliklerde toplum yapısana bağlı olarak erkekler söz sahibi dedik. Erken evlenecek ve bunun travma ve kötü sonuçlarını hayatları boyunca yaşayacak kadınlarımıza önce sizler engel olmalısınız.”

“Çocuk yaşta evliliğe niçin karşıyız? Çocuk yaşta evlilikler aslında insan hakları ihlalidir. Çocuk yaştaki hakların ihlalidir. Bu tür evlilikler, çocukların yaşama, bedensel, zihinsel, ahlaki hakkını, korunma hakkını ihlal eder. Dolayısıyla çocukluklarını onlardan çalmadan, var olan kapasitelerini geliştirebilmeleri için bu haklarını onlardan almamalıyız. Sizler niçin Türkiye’ye geldiniz? Tehlikeden korunmak için, yaşama haklarınız ve korunmak için geldiniz. Çocuklarımız erken yaşta evlendirmeden korumak da aslında aynı çaba. Kız çocukları aile içi şiddete daha çok maruz kalıyor. Erkek çocuklar ise, erkek olsun, evini geçindirsin gibi sözlere maruz kalıyor. 18 yaşının altındaki çocuk hangi becerisiyle evini geçindirecek, nasıl baba olacak? Bu da erkeğe yönelik bir şiddettir. Bütün bunlara dikkat ederek, umarım bu panelde düşünceleriniz değişecek ve etrafınızı da bu konuda bilinçlendireceksiniz” dedi.

Açılış konuşmalarının ardından Diyarbakır Barosu ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı Avukatı Barış Yavuz ise "Çocuk Yaşta Evliliklere Yasalar Ne Diyor?" başlıklı sunumunda “Sizler gerçekten değerlisiniz. Neden? Çünkü insan olmanızdan kaynaklı hepimiz değerliyiz. Bu değeri oluşturmak, korumak, savunuculuğunu yapmak biz hukukçuların görevidir. Ben şu an T.C. vatandaşıyım, buradaki her türlü hak, yasa ve yaptırımlar benim için geçerlidir. Aynı şekilde sizler için de geçerli. Türkiye vatandaşı olmayabilirsiniz ama burada yaşadığınız müddetçe, buradaki yasalar sizler içinde geçerlidir.” dedi.

Sözlerine devam eden Yavuz “Ülkemizdeki evlilik kurallarını düzenlemede iki unsur vardır; birincisi yaş, ikincisi ayırt etme gücüdür. Yani kişinin 18 yaşını doldurmuş olması gerekiyor. Fakat sadece 18 yaşını doldurmak yetmeyebiliyor, Kişinin akıl sağlığının da yerinde olması gerekiyor. Bunlara uymazsak ne olur? Bazı yaptırımları vardır. Bu doğrudan çocuğun cinsel istismarıdır. Deyim yerindeyse tecavüzdür ve ağır cezai yaptırımları bulunmaktadır. Hatta 15 yıla kadar hapis cezası vardır. Bu cezai yaptırımlar sadece evlenen kişiler için değil, aileler için de geçerlidir. Bu durumda aile de suçludur, onlar da ceza alır. Aile önemli bir kurumdur. Toplumun iyiliği ve gelişmesi bu en küçük birimden gelir. Bizler dünyaya çocuk getiriyorsak bunun sorumluluklarını yerine getirmek zorundayız. Bu uluslararası geçerli olan bir yasadır.” dedi.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Üreme Sağlığı Program Koordinatörü Dr. Gökhan Yıldırımkaya ise paneldeki sunumunda “Baba, dede, eş, kardeş olan erkekler; bugün burada çocuğunuzu, yeğenlerinizi, kardeşlerinizi konuşacağız. Bizler, sevdiğimiz, önceliğimiz olan çocuklara bazen bilmeden zarar veriyoruz. Az önce İl Sağlık Müdürümüz çok güzel vurguladı; erken yaşta evlilik ölümdür. Dünyada 7.7 milyar insan yaşıyoruz. Dünyanın her yerinde 18 yaş altı herkes çocuktur ve savaşlardan en çok etkilenenler arasındadırlar. Bu herkes tarafından ve her yerde uzlaşılan bir konudur. 18 yaşından önce çocuğun gelişimini tamamlaması mümkün değildir. Nereye bakarsanız bakın, bütün sistemlerde çocuk yaşta evlilik insan hakları ihlalidir. İnsan hakları ihlali, yaşama, seyahat etme, yerinden edilme, eğitim hakkının elinden alınması durumudur.” dedi.

“Dünya Sağlık Örgütü ve tabipler genelinde, sağlık açısından kız olsun, erkek olsun yetişkin olma süresinin en az 20 olması gerektiğini” söyleyen Yıldırımkaya, olgunlaşma hakkında bazı temel bilgiler de verdi “Ergenlikte merak, keşfetme ve sosyalleşme isteğinin başladığını ve aile ile ilgili sıkıntılar oluşabileceğini; bunlara karşı ise sevgi ve hoşgörülü yaklaşılması gerektiğini” iletti. “Özellikle cinsel merak ve karşı cinsin bedenine ilgili olunabileceğini ve bunun tamamen doğal bir süreç olduğunu, asla evlenme isteği olarak görülmemesi gerektiğini” bildiren Yıldırımkaya “Bir gün Suriyeli genç bir kadın bize hikayesini anlattı; 15 yaşındayım, ailem bana parka gideceğiz dedi. Ben de çok sevindim, parka gidip oyun oynayacağım diyerek, ancak parka değil, bir eve gittik ve bir daha kendi evime hiç gidemedim, dedi. 15 yaşında evlenmiş, anne olmuş. Çocuğu ağladığı zaman o da onunla birlikte ağlıyormuş. Durum bu kadar vahimdir” dedi.

Sözlerine devam eden Yıldırımkaya “Erken yaşta evlilikte birçok hastalık ortaya çıkıyor. Çünkü büyümemiş bir çocuğu evlendiriyorsunuz. Bunu da normalleştiriyorsunuz. Biraz da erkek çocukları düşünelim, sosyalleşmeden sorumluluk içine giriyorlar ve bunun sonucunda da kadına, aileye, çocuğa ya da herhangi bir başkasına şiddet uyguluyorlar ve boşanma oranları artıyor. Bu toplantıdan iki şey aklınızda kalsın; biri 18 yaşından önce gebe kalınırsa annenin de bebeğin de ölme riski çok fazla. Dünya genelinde erken yaşta evlendiği için yılda 70 bin kadın ölüyor. Daha önceki bir toplantıda Sağlık Müdürlüğü tarafından bir vaka paylaşıldı. Bir kadın, 36 yaşında ve 10. doğumunu yaparken hayatını kaybediyor. Bu kadın 15 yaşından önce evlendirilmiş. Çok büyük travmalar yaşanıyor, bunları engelleyelim. Dünyanın her yerinde, erken yaşta evlendirilen çocuklar şiddete daha çok maruz kalıyorlar. Bunun yanı sıra kadınlar için ölüm dışında, oluşabilecek hastalıklar 3 kat daha fazladır. Çocuklar için ise ölüm, ateşli hastalıklar, meme emmeme, gelişim bozuklukları, davranış bozuklukları ve suça bulaşma gibi riskler çok fazladır. Bu salona iyi ki geldiniz, iyi ki tanıştık ve iyi ki komşu olduk. Bizim sizinle onur, gurur duyduğumuz gibi sizler de çocuklarınıza duyun. Buradaki konuşmaları herkese duyurun. Sadece bizim çocuklarımız değil, bütün çocuklardan sorumluyuz. Erken evliliğe karşı çıkın, onun daha bir çocuk olduğunu söyleyin, sesinizi yükseltin. Ve çocuklarımızı korumanın bir ibadet olduğunu unutmayın.” dedi.

"İslam Hukukuna Göre Erken Evlilikler" başlıklı sunumunda Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Nuri Güler ise erken yaşta evliliğin İslâm Hukuku’na göre "Taraflardan birinin buluğa ermemiş çocuk olduğu evlendirme akdi" olarak tanımlandığını ve çocuğun evlendirmesi ile ilgili doğrudan bir âyet ve hadîs bulunmadığını belirterek;  “Bir çocuk kendisini bir başka çocukla evlendiremez. Çünkü çocuk oldukları için ehliyetsizdirler. Bu yüzden İslam hukukunda çocuk yaşta evlilik söz konusu bile değildir. Bir kişinin evlenebilmesi için o kişinin erişkin olması lazım. Kişi ben evlenmek istemiyorum dediği an olay bitmiştir. Kimsenin onu zorla evlendirmeye hakkı yoktur. Küçük bir çocuğun evlendirilmesi yasaktır, caiz değildir.” diyen Güler, İslam Hukukununda bu noktada günümüz tıbbi ve hukuki bilimleri ile paralellik gösterdiğini ve bazı fıkıh alimlerinin olgunluğa erişme yaşını 17-18 bazılarının ise 20-25 olarak belirlediklerini" iletti.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Kadın Sağlığı Danışma Merkezleri

Dünyada üç kadından birisi 18 yaşından önce evlenmektedir. Çocuk yaşta evlilikler konusunda gerekli ve etkin çalışma yürütülmezse, 2050 yılı itibarıyle çocuk yaşta evlenmiş kadın sayısının 1.2 milyara ulaşması beklenmektedir. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Ofisi, 2011 yılından bugüne, İnsani Yardım Programı çerçevesinde kadın sağlığı ve kadına yönelik şiddet konularında kapasite geliştirme, hizmet sunumu, üreme sağlığı ve hijyen malzemeleri sağlamaktadır.

Bu kapsamda, çeşitli kuruluşlarla işbirliği halinde Kadın ve Kız Çocuklar için Güvenli Alanlar (Kadın Sağlığı Danışma Merkezleri) oluşturulmaya başlanmıştır. 2017 yılında çeşitli illerde Avrupa Komisyonu İnsani Yardım ve Sivil Koruma Birimi (ECHO), Amerikan Hükümeti, İsveç Hükümeti ve Japon Hükümeti desteği ile kurulan merkezlerde öncelikli olarak sığınmacı kadın ve genç kızlara üreme sağlığı ve cinsel sağlık, cinsiyet temelli şiddet, psiko-sosyal destek, güçlenme ve malzeme dağıtımı konularında faaliyet gösterilmektedir.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA)

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), 1969 yılında kuruldu ve dünya çapında nüfus konusunda uluslararası finansmana sahip en büyük yardım kaynağı olan UNFPA, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen politikalar ve stratejiler oluşturulması konularında 150’yi aşkın ülkede faaliyet göstermektedir. Çalışmalarına proje temelli olarak başlayan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), 1971 yılından bugüne Türkiye’de; üreme sağlığı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi; kalkınmayla ilgili verilerin toplanması, kullanımı ve yaygınlaştırılmasının artırılması, ve insani yardım konularında çalışmalar yapmaktadır. Bu çerçevede ilk Ülke Programı 1988 yılından 1992’ye kadar sürmüş, şu anda ise Altıncı Ülke Programı (2016-2020) yürütülmektedir.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), her gebeliğin istenilen gebelik olduğu, her doğumun güvenli gerçekleştiği ve her gencin içindeki potansiyelini ortaya çıkarabildiği bir dünya için çalışır. UNFPA, bu hedefe ulaşabilmek için, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden (SKH) özellikle 4 tanesine yoğunlaşmıştır; SKH 3:Sağlıklı Bireyler, SKH 4: Nitelikli Eğitim, SKH 5: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve son olarak SKH 17: Hedefler için Ortaklıklar

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Sosyal Medya Hesapları:

Facebook: UNFPA.Turkey  Twitter: UNFPATurkey  Instagram: unfpa_turkey  YouTube: UNFPATurkey