Buradasınız

7 Aralık 2017, İzmir – Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi, 25 Kasım – 10 Aralık tarihlerinde Kadına Yönelik Şiddete Sonlandırmak için 16 günlük aktivizm kampanyası çerçevesinde üniversite ve lise öğrencilerini kapsayan üniversite ve liselerde farkındalık ve bilinçlendirme etkinlikleri düzenledi. 7 Aralık 2017’de yapılan Turuncu Zirve, Dokuz Eylül, Yaşar, Ege, ve Katip Çelebi Üniversiteleri ile Bahçeşehir Lisesi öğrencilerinin katılım gösterdiği ve kadına yönelik şiddet konusunda farkındılık artıcı aktivitelerinin sunulduğu bir toplantı oldu.

İzmir’de yapılan Turuncu Zirve’ye, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Birleşmiş Milletler Mukim Koordinatörlük Ofisi, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) ve Dokuz Eylül Üniversitesi Kadın Hakları ve Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü’nün temsilcileri katılım gösterdi.

Turuncu Zirve, davetli konuşmacıların sunumlarıyla başladı. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’nden (ŞÖNİM) Gülsen Birgül Özkan, konuşmasında ŞÖNİM’i ve verilen hizmetleri tanıttı. Özkan sunumunda şiddeti gören herkesin ihbar etme sorumluğu olduğunu vurguladı. İhbar etmek için 155 ya da 183 numaralı telefonları arayarak konu hakkında işlem başlatılabileceğini iletti. Özkan, kadına yönelik şiddetin sonlanmasının ancak kapsamlı politikaların geliştirilmesiyle mümkün olduğunun da altını çizdi.    

Dokuz Eylül Üniversitesi Kadın Hakları ve Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Özlem Belkıs, sunumunda, Dokuz Eylül Üniversitesi’nin, Toplumsal Cinsiyet dersini zorunlu olarak veren tek üniversite olduğunu söyledi. Doç. Dr. Belkıs, 183 üniversite içinde, sadece 15 adet üniversitenin, cinsiyet eşitliği ve cinsel şiddet konularında kurumsal adımlar atarak kalıcı çözümler sunduğunu söyledi. Şiddetin üniversitelerde engellenmesi için, kampüslerin güvenli alanlar haline getirilmesinin de üniversitelerin izlediği toplumsal cinsiyet eşitliği uygulamalarının önemli bir parçası olduğunu vurguladı. Sunuşunun sonunda, Doç. Dr. Özlem Belkıs “Gerçek ve kaliteli bir birey olmak eşitlik anlayışına ne kadar sahip olduğunuza bağlı” dedi.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Cinsiyet Eşitliği Program Koordinatörü Meltem Ağduk, yaptığı sunumda çarpıcı rakamlardan bahsetti. Ağduk, sunumunda “dünyada her gün neredeyse 50.000 kız çocuğu 18 yaşından önce evlendirilme riski altındadır ya da evlendirilmektedir. Önümüzdeki 10 yıl içinde neredeyse 100 milyon kız çocuğu, çocuk evlilik mağduru olacaktır. Çocuk yaşta yapılan evlilikler insan hakları ihlali ve kadına yönelik şiddetin bir türüdür, çünkü çocuk yaşta yapılan evliliklerde kız çocuklarının fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddete uğrama olasılıkları daha da artmaktadır” dedi. Çocuk yaşta evlendirmelerin son bulması ve kız çocuklarının eğitim alması üzerine vurgu yapan Ağduk sunuma şu sözlerle devam etti, “kız çocuklarının güçlenmelerinin sağlanması, başta üreme sağlıklarına olmak üzere genel olarak sağlıklarına ve eğitimlerine yatırım yapmak, yaşam boyu gelirlerinin ciddi oranda artmasına neden olacaktır. Bu yatırım sayesinde, sağlıklı, eğitimli ve güçlü kız çocukları evlenmeyi ve çocuk doğurmayı daha geç yaşlara erteleyeceklerdir. Böylece gelecekleri garanti altına alınacak, düzgün işlerde çalışacaklar ve gelecekte sahip olup büyütecekleri çocuklar da daha sağlıklı ve eğitimli olacak” dedi.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Dış İlişkiler ve İletişim Sorumlusu Selin Ünal, yaptığı sunumda, son yıllarda, dünyada yerinden edilmenin rekor düzeye ulaştığını söyledi. Türkiye’nin en yüksek sayıda mülteciye ev sahipliği yaptığını vurgulayan Ünal, şiddetin her türlüsünün bu mülteci nüfus için büyük bir risk olduğunu söyledi. Ünal, Türkiye’de bulunan mültecilerin %75’nin kadın ve kız çocuklarından oluştuğunun altını çizerek, bu grubun neden şiddete maruz kalma riskine sahip olduklarını da açıkladı. Selin Ünal, sunumunun sonunda “Şiddet konusunda en büyük sorun sessiz kalmak. Şiddetle mücadele, mülteciler dahil, herkesin sorumluluğudur” dedi.

Birleşmiş Milletler Mukim Koordinatörlük Ofisi, Toplumsal Cinsiyet Uzmanı Zeliha Ünaldı, sunumuna başlamadan önce, kalabalık dinleyici kitlesine hitaben “şiddetle mücadele konusunda, bu kadar yol arkadaşı görmek beni çok mutlu etti” dedi. Ünaldı, şiddet konusunda bir çok katman olduğunu, bu katmanların artmasıyla şiddeti ve mağduru görmenin zorlaştığına vurgu yaptı. Sunumunda Ünaldı, bu katmanlar altında kalan gruplardan birinin engelli diğerinin de roman kadın ve kız çocukları olduğunu söyledi. Bu gruplardaki kadın ve kız çocuklarının, bulundukları yere göre değişen oranlarda çok daha fazla şiddete maruz kaldıklarını söyleyen Ünaldı, şiddet görme oranlarının “10 kata kadar” yükseldiğini ekledi. Şiddet mağduru kadınların çoğu zaman yardım almak için başvuruda bulunmadıklarını söyleyen Ünaldı, bahsi geçen gruplardaki kadınların şiddet karşısında tamamen sessiz kaldıklarını vurguladı. Zeliha Ünaldı, konuşmasının sonunda, paneli dinlemeye gelenlere de bir çağrısı vardı: “Biz önde olanların sorumluluğu, geride kalan kadınların sesini duymak ve onların seslerini duyurmak.”

Panel konuşmalarından sonra, öğrenciler kadını yönelik şiddeti önlemek için hazırladıkları manifestoyu dinleyicilerle paylaştı. Öğrencilerin etkinlikte duyurduğu manifesto:

1. Eğitim herkesin hakkı

2. Pozitif de olsa ayırma

3. Kıyafetime karışma

4. Şok şok şok medya var, kadın yok

5. Sünnet bayram, regl utanç kaynağı değil

6. Zorla evlendirme

7. Gökkuşağının tüm renkleri güzeldir

8. Baba da bakar çocuğuna...

9. Ötekileştirme...

10. Diline hakim ol

11. Gece de sokak da bizim...

12. Emeğin cinsiyeti olmaz

13. Bedenimle değil, fikrimle varım

14. Bulaşık çamaşır erkeğe de yakışır

15. Her kadın evlenebilir, her kadın eğlenebilir

16. Standart beden yoktur

17. Mesleklerin cinsiyeti yoktur

18. Annelik kadınlığın şartı değildir

19. Eğitimciler de eğitilmelidir

20. Kimseyi geride bırakma

Turuncu Zirve, 16 günlük aktivizm farkındalık ve bilinçlendirme çalışmalarına katılan üniversite ve lise öğrencilerinin yaptıkları sunumlarla sonlandı.  


Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA)

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), 1969 yılında kuruldu ve dünya çapında nüfus konusunda uluslararası finansmana sahip en büyük yardım kaynağı olan UNFPA, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen politikalar ve stratejiler oluşturulması konularında 150’yi aşkın ülkede faaliyet göstermektedir. Çalışmalarına proje temelli olarak başlayan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), 1971 yılından bugüne Türkiye’de; üreme sağlığı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi; kalkınmayla ilgili verilerin toplanması, kullanımı ve yaygınlaştırılmasının artırılması, ve insani yardım konularında çalışmalar yapmaktadır. Bu çerçevede ilk Ülke Programı 1988 yılından 1992’ye kadar sürmüş, şu anda ise Altıncı Ülke Programı (2016-2020) yürütülmektedir.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), her gebeliğin istenilen gebelik olduğu, her doğumun güvenli gerçekleştiği ve her gencin içindeki potansiyelini ortaya çıkarabildiği bir dünya için çalışır. UNFPA, bu hedefe ulaşabilmek için, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden (SKH) özellikle 4 tanesine yoğunlaşmıştır; SKH 3:Sağlıklı Bireyler, SKH 4: Nitelikli Eğitim, SKH 5: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve son olarak SKH 17: Hedefler için Ortaklıklar

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Sosyal Medya Hesapları:

Facebook: UNFPA.Turkey  Twitter: UNFPATurkey  Instagram: unfpa_turkey  YouTube: UNFPATurkey